Thursday, August 2, 2007

Çocuklar nadir olarak yürüyerek okula gidiyorlar



Her ne kadar her üç Amerikan çocuğundan biri gittikleri okula 1 mil mesafesinde yaşıyorsa da bunların yarısından da azı yürüyerek veya bisikletle okula gidiyor. Araştırmaya göre güneyde veya kırsal kesimlerde yaşayan, veya ebeveyni yüksek eğitim almış çocuklar okula yürümeyen veya bisikletle gitmeyen grubun içinde. U.S. Centers for Disease Control and Prevention (CDC) (Amerika`nin Hastalık Kontrolü ve Önleme Merkezleri)`nde çalışan Sarah Martin ve iş arkadaşları yaşları 9 ile 15 arasında değişen 7000 çocuktan aldıkları verileri incelediler. Araştırmacılar çocukların %35`inin okula 1 mil`den de az mesafede yaşadıklarını buldu. 11 ile 13 yaş arasındaki çocuklar 9 yaşındakilere göre daha fazla bisiklet kullanma veya yürüme grubundalar. Ebeveynleri lise mezunu olan çocuklar ebeveynleri üniversite eğitimi almışlara göre daha fazla bisikletle veya yürüyerek okula gitme eğilimindeler. Martin “çocuklar günlük fiziksel aktivite yapma olanağını kaçırıyorlar” dedi. CDC`ye göre 6-11 yaş arası çocukların %18.8`i aşırı kilolu. Günlük fiziksel aktiviteyi artırmak CDC`nin genç çocukların kilo sorununa önerdikleri çözümlerden. Araştırmacılar şehirde yaşayan çocukların kırsal alandakilere göre daha fazla bisiklet kullanarak okula gitme nedeninin kompleks olduğunu söylediler. Bunun nedenlerinden birinin okulların çok-işlevli komşuluk bölgelerde kurulması yürüme veya bisiklete binmeye elverişli ortamlar oluşturabileceği, bunun yanında banliyölerde ise daha az güvenli kaldırımlar olabileceğini sözlerine eklediler.

Yunuslarında lehçeleri olduğunu biliyor muydunuz?



İngiltere`nin güney-batı bölgesindeki sahillerde yaşayan yunusların İrlanda`nin batı yakasında yaşayan yunuslardan farklı lehçede ses çıkardıklarını araştırmacılar buldu. Shannon Yunus ve Vahşi-Hayatı Korumu Vakfından araştırmacı Simon Berrow farklı fiziksel ortamların memelilerin seslendirme veya “lehçe” yapılarını etkileyebileceğini söyledi. İngiltere`deki Wales Üniversitesinde Ronan Hickey adlı öğrencinin lisansüstü tezine de danışmanlık yapan Berrow öğrencisinin Shannon Haliç`indeki yunuslardan ve ayrıca Wales’deki Cardigan Koy`undaki yunuslardan 1882 ıslık kaydettiğini ve bunları analiz ettiğini söyledi. Araştırma 32 farklı ses kategorisini buldu, bunlardan sekizi sadece Shannon Haliç`indeki yunuslar tarafından çıkartılmakta. Berrow “seslerin farklı olduğunu bulmak kötü bir kavram değil, yunusların yaşadığı bölgelerin farkılıklarına bakarsanız elde edilen ses bilgisinin de farklı olmasını beklersiniz” dedi. Berrow ayrıca zaman ve para el verirse elde ettikleri verilerle ses sözlüğü oluşturmak istediğini sözlerine ekledi.

Wednesday, July 25, 2007

İş yerinde vakit mı öldürüyorsunuz? Yalnız değilsiniz.



İş yerinde sıkılan ve az ücret alan Amerikalıların işde Internet`te gezerek ve dedikodu yaparak çok çalışkan oldukları bulundu. Online yapılan ankette Amerikan işçilerinin çalışma günlerinin %20`sini öldürdükleri bulundu. Salary.com web sayfasının 2057 çalışanının sorularını cevapladığı ankete göre 10 çalışandan 6`sı günde 1.7 ile 8.5 saat aralığında olmak üzere vakti boşa harcadıklarını belirttiler. Anketi cevaplayanların %34`u kişisel İnternet kullanımını en başta gelen vakit öldürme nedeni olarak gösterirken, %20.3`u diğer çalışanlarla hoş-beş yapma olarak, %17`sı ise kişisel işlerle ilgilenme olarak gösterdiler.

Çalışanlar az iş verilmesi ve sıkılganlığı vakit harcamanın başlıca neden olarak gösterdiler. İkinci popüler vakit harcama nedeni çok uzun saatler çalışma (%13.9) olarak bulunurken, diğer nedenler sırayla söyle: az para verilmesi (%11.8), ilgiyi artıran görev verilmemesi (%11.1). Salary.com`in görevlisi Bill Coleman “ilgiyi artıran, çalışanların zekasını sorlayan sorular ve problemler veren işyerleri daha iyi verimlilik alacaklardır” dedi. 2005`e göre çalışanların bu seneki anketi daha verimli sonuç verdi, 2005`de kaybedilen zaman %19 olarak bulunmuştu. Coleman “2005`den beri vakit harcamadaki düşüşün nedeni şu anda ekonominin daha iyi olması, daha çok işin olması, ve çalışanların oturup ne yapacaklarını düşünecek daha az vakitleri olduğundandır” dedi.

Kırsal kesim öğrencileri fen bilimlerinde daha başarılı


Eğitim Bakanlığının sponsorluğunda yapılan federal bir araştırmaya göre kırsal kesimde yaşayan öğrenciler şehirde yaşayanlara göre fen bilimlerinde daha iyi performans sergiliyor ve kırsal kesim öğretmenleri de çalıştıkları okuldan memnun gözüküyorlar. Amerikan devlet okullarının üçte biri kırsal kesimlerde bulunuyor. Nüfus Bürosuna göre mil kare başına 500`den az kişinin yaşadığı yerler kırsal kesim olarak adlandırılıyor. İş başarılı olmaya gelince kırsal kesim öğrencilerinin başarılı olduğu konuların başında fen bilimleri bulunuyor. Kırsal Kesim Okulları Vakfının poliçe başkanı Marty Strange öğrencilerin başarılarını reel atmosferde eğitim almasında görüyor. Strange “kırsal yaşam doğaya daha yakın” diyor. Eğitim bakanlığının raporunda şu veriler yayınlandı:

¨ Kırsal kesim ögencileri şehirde yaşayan öğrencilere göre ülke çapında yapılan fen bilimleri testlerinde daha iyi puanlar alırken, banliyölerde yaşayan öğrencilerle hemen hemen aynı performansı sergiliyor

¨ Matematikte de kırsal kesim öğrencileri şehirde yaşayan öğrencilere göre daha iyi performans gösterdiler

¨ 4. ve 5. sınıftaki kırsal kesim öğrencileri şehirdekinlere göre daha iyi okuyabiliyor, lisede ise şehirdeki ögenciler kadar iyi okuyabiliyorlar

¨ Her ne kadar kırsal kesim öğretmenlerinin geliri şehirdekinlere göre az ise de, kırsal kesimde vazife yapan öğretmenler okullarından daha memnun olduklarını rapor ettiler

¨ Kırsal kesim okulları daha küçük ve öğretmen başına düşen öğrenci sayısı daha az

Vakif başkanı Strange “küçük kırsal yerlerde herkez birbirini tanıyor, insanlar-arası ilişkiler daha güzel küçük okullarda” dedi. Kırsal kesimdeki okullar yabancı dil eğitimi verecek öğretmen bulmakta güçlük yaşıyor, ayrıca İngilizcesi iyi olmayan öğrencilere de ders sunmada da zorluk çekiyorlar. Kırsal kesim velileri çocuklarının aktivitelerine katılmaya daha eğilimliler. Banliyölerdeki veliler ise okul komitelerinde görev almaya veya gönüllü olarak okulda çalışmaya daha sıcak bakıyorlar. Rapor ayrica öğrenci başarısında velinin aktif katılımı büyük bir faktör olarak saptadı.

Thursday, July 12, 2007

Çocuk-annelerin sayısı Amerika`da rekor düşüşte



Artık Amerika`da daha çok lise öğrencisi okulunu bitiriyor ve daha çok çocuk ailesiyle vakit geçirme şansına kavuşuyor. Hükümet destekli yapılan araştırma Amerikan çocuklarının durumlarını anlamak amacıyla yapıldı. Sağlık İstatistikleri Milli Merkezi (National Center for Health Statistics) başkanı Edward Sondık “çocukların sağlıkları ve mental durumlarıyla ilgili pozitif sonuçlar aldık” dedi. Küçük çocukların ise cinsellikle bulaşan hastalıklardan uzak durmaya çalıştıkları bulundu. 1991`de lise öğrencilerinin %54`İ cinsel ilişkiye girdiklerini söylerken, bu sayı 2004`de %47`ye (6.7 milyon çocuk) düstu. Yaşları 15-17 arası değişen çocuk-annelerin sayısı 2005`de %2.1 bütün zamanların en düşük rekoru olarak hesaplandı. 1991`de her 1000 gençten 39`u 15-17 yaş arasında anne oluyordu. Sondık “bu sonuçların çok iyi olduğunu, genç annelerin ve bebeklerin uzun dönemli sorunlarla karşılaşmalarının riskinin daha büyük olduğunu söyledi. Washington-tabanlı kar amacı gütmeyen Advocates for Youth (Gençler için Koruyucular vakfı başkanı James Wagoner seneler önce başlayan eğitim kampanyalarının rakamlardaki bu düşüşe büyük etkisi olduğunu söyledi. Wagoner “HIV/AIDS gibi cinsel ilişkiyle bulaşan hastalıklar ve 80-90`li yıllarındaki eğitim çalışmalarının sonuçlara katkısı var” dedi. Araştırma raporu 22 federal büroda, bebek ölümü orani, akademik başarı gib 38 kritere göre yapıldı. Araştırmanın ilginç noktaları söyle:

¨ Ebeveynler çocuklarına okuma zamanı daha fazla ayırıyorlar. 1993`de 3-5 yaş arası çocukların sadece %53`u aile bireyi tarafından kitap okunurken, bu sayı 2005`de %60`ya yükseldi.

¨ 2004`de ebeveynlerden en az birinin bütün-gün çalışma oranı %77.6 iken, 2005`de bu sayı %78.3`e yükseldi.

¨ 2005`de liseyi bitiren öğrenci sayısı %88 olurken, 1980`de bu sayı %84 idi.

¨ 2005`de belirli bir dönemde olsa sağlık sigortasına sahip olan çocukların sayısı %89 iken, 2004`de bu sayı %90 idi.


Sule'nin notu: Favorim kanalim Lifetime TV`de teen pregnancy konusunda yayinlanan "Mom at Sixteen" filmini seyretmenizi tavsiye ederim. Web sayfasi: http://www.lifetimetv.com/movies/originals/momsixteen.php

Monday, June 11, 2007

Michigan`daki Hell şehri Hristiyanlıkta Deccal`in temsil edildiği 666 gününde doldu-taştı

Michigan`da 70 kişinin yaşadığı küçük kasaba Hell’ e (adının Türkçesi cehennem olan kasaba) giden yol 6 Haziran 2006`da meraklılarla doldu tasti. Hristiyan inancına göre İncil`de John`in Kitabı bölümünde Deccal`le ilişkilendirilen 666 sayısını temsil eden 6 Haziran 2006 (6-6-6) günü Michigan`daki küçük kasaba Hell şeytan kılığına girmiş insanlar, meraklılar, Hristiyan protestocular ve tüccarlarla kalabalıklaşti. Detroit`in altmiş mil batısındaki Hell kasabasında 5 Haziran’i 6 Haziran’a bağlayan gün partilerle kutlandı. Yüzlerce kişinin geldiği kasabadaki insanlar “666” rakamı yazılı gömlekler giydiler. 43 yaşındaki araba tamircisi Ken McKeny sabah ise gittiğinde patronunun kendisini iş yerinden kovup ‘Hell`e git’ –cehenneme git- dediğini söyledi. Ken ve bir grup tabut şeklini verikleri motorsikletleriyle bütün şehri turlayıp bu günü kutladılar. Diğer insanların partilerini seyreden bir grup Hristiyan protestoculardan Donna adlı bir kadın insanların ‘Hell’’e gitmelerinin şart olmadığını ve cehenneme gitmekle şaka yapılamayacağını söyledi. İşin ilginç yani Hell kasabasından 300 mil uzaklıkta Michigan`in üst yarımadasında adı Paradise yanı cennet olan başka bir şehir bulunuyor.

Monday, June 4, 2007

Araştırma akademinin kadınlar için popülerlik kazandığını buldu


Biyolojiden hukuga, ticaretten lisans üstü eğitimlere eskiden erkeklerin domine ettikleri birçok sahada şu anda kadınların daha çok diploma aldıkları bulundu. Yirmi beş sene zarfında kadınların egemen oldukları sahalarda kadınlar daha az maaş alıyorlar ve kolejlerdeki en yüksek pozisyonlara alınmalarında da yavaşlık var. Federal istatistiklerin gösterdiğine göre kolej öğrencileri arasındaki cinsiyete bağlı bulgularda da açık fark var. Ticaret, biyoloji bazlı bilimler, sosyal bilimler ve tarihte kadınlar daha çok diploma alıyorlar. Aynı gerçekler eğitim ve psikoloji gibi alanlarda da gözleniyor. Lisans ve lisans-üstü alanlarda eskiden erkeklerin üstün olduğu alanlarda kadınlar ivme kazanıyor, matematik, fiziksel bilimler ve ziraatte de diploma alanların çoğu yine kadınlar. Kadın Poliçesi Araştırması Enstitüsünün eğitim politikasını inceleyen Avis Jones-DeWeever "kadınlar şu anda anneler veya anneannelerinin hayalini bile kuramadıkları yönlerde ilerliyorlar” dedi. Bu bulgular 379 sayfalık “Eğitimin Şartları” isimli raporun bir parçası. Bu rapor her sene akademik yönelislere bir ayna olmak üzere istatistiklerin toplandığı bir rapor. Kadınlar hukuk, optometri ve tip gibi alanlara kayıt olan öğrencilerin neredeyse yarısını oluşturuyorlar. Bir önceki nesle göre bu sayı yüzde 22 artışta. Lisans programlarına kayıt olan kadınların sayısı erkeklerin artış sayısını ikiye katladı. Kampüslerde ise kadınların sayısı erkeklerden en az iki milyon fazla ve bu rakam her geçen gün büyüyor. Lisans programlarının en popüler alanlarından ticarette ise kadınlar elde edilen diplomaların yarısından fazlasını oluştuyor, bu rakam 1980`de üçte biri idi. Amerika nüfusunun yüzde 51`inin kadınlardan oluştuğu göze alındığında ve kanuni, kültürel bariyerlerin de otuz sene zarfında azaldığı düşünüldüğünde bunların hepsi kadınlar için fırsatlar doğuruyor. Jones-DeWeever`a göre kadınlar daha da fazla eğitim alıp kendileri ve aileleri için gelir seviyesini de yükseltiyorlar. Kadın Poliçesi Araştırması Enstitüsüne göre full-time iste çalışan kadınlar erkeklerin yüzde 76 oranında maaş alıyorlar. Kadınlar özellikle full-time fakülte işlerinde (mühendislik ve matematik alanlarında) az temsil ediliyorlar. Diğer taraftan erkeklerin profesyonel programlara kayıt yaptırmaları da azalıyor. Eğitim Bakanlığının araştırma kolu olan Eğitim Bilimleri Enstitüsünün başkanı Russ Whitehurst “kadınların başarılarını kutlamak için her türlü nedenimiz var. Diğer taraftan erkeklere ne olduğunu bilmemiz lazım. Araştırmacılar erkeklerin farklı nedenlerden dolayı okula kayıt yaptırmadıklarını veya diplomalarını almadıklarını söyledi. Bir neden okulların erkeklere küçük yaşlardan itibaren iyi eğitim vermediklerini, liseye gelincede erkeklerin şaşkınlık içinde oldukları. Diğer bir neden ise erkeklerin diploma sahibi olmadan da iyi maaşlı bi rise sahip olabileceklerini düşünmeleri. Yüksek eğitimdeki fırsatların incelendiği Pell Enstitüsü`nde görevli izman Tom Mortenson ise erkeklerin de kadınlar gibi umutlarının yükselmesinin gerekliliğinden bahsetti. Mortenson “kadınlar eğitimde ilerleme gösteriyorlar, erkekler ise sınıfta kaldılar ve bu durum iş bulma piyasasına da yansıyor” dedi.

Thursday, May 24, 2007

Araştırma kadınların evde patron olduğunu buldu


Erkekler ofiste ağırlıklarını koyabilirler, fakat evde kadınların borusu ötüyor. Iowa State Üniversitesi`nde yapılan araştırmanın proje başı olan psikiyatrist doktor David Vogel “araştırmamız evliliğin kadınların güçlerini ortaya koydukları bir kurum olduğunu buldu” dedi. Dr. Vogel, toplumda değişen rollerden dolayı böyle bir sonuç alıp almadıklarını bilmediğini sözlerine ekledi. Araştırma evde kadınların karar verme ve tartışmalarda etkin olduklarını ortaya çıkardı. Iowa State`de yapılan araştırmanın teklif ettiği sonuçlar ise bugüne kadar yapılan araştırmalarla tezat oluşturuyor. Dr. Vogel`e göre psikolojide yapılan birçok araştırmaya göre kadınlar daha az güçlü. Bunun nedeni ise geleneksel olarak ilişkilerde erkekler para kazanan taraf olduğu için erkeğin karar verme yeteneği daha fazla oluyor. Iowa State grubu 72 evli çifte sorular sordular, çiftler genelde 33 yaşlarında ve 7 yıldır evliydiler. Araştırmaya katılan çiftlerin %66`si beyaz, %22`si Asya kökenli, %4`ü Hispanik ve %4`ü Afrikan-Amerikalı, geri kalan %3`lük kısım ise diğer milletlerden gelen çiftler oluşturuyor. Çiftlere ilişkiden memnuniyetlikleri ve karar alma yetenekleriyle ilgili sorular soruldu. Daha sonra her bir çift eşinin yardımı olmadan çözümlenemeyecek bir problemi not aldılar. Para ve ev işi meseleleri en popüler konular olarak bulundu. Karı-koca tarafından seçilen konuların erkekler ve kadınlara göre dağılımı söyle:
Para - %18 erkekler / %13 kadınlar
Ev işi - %15 erkekler ve kadınlar
Arkadaş ve aile - %10 erkekler / %13 kadınlar
Beraber geçirilen vakit - %13 erkekler / %10 kadınlar
Karar verme - %18 erkekler / %4 kadınlar
İletişim - %3 erkekler / %4 kadınlar
Çocuklar – erkekler bu konuyu seçmediler / %3 kadınlar
Bilimadamları çiftlere soru sorarken 10 dakika boyunca video kaydı yaptılar. Eğitilmiş gönüllüler ise çiftlerin mimiklerine (karşı taraftan istekte bulunma, eleştirme, suçlama, konuyu kapatma, konu değiştirme, dikkati kaçırma ve dikkar vermeme), sözlerine ve davranışlarına göre video kayıtlarını kodladılar. Gönüllü araştırmacılar kadınların daha çok istekte bulunduğunu (esinin değişmesi veya ilişkilerinde değişiklik isteme) ve istediklerini elde ettiklerini buldular. Dr. Vogel “kadınlar sadece erkeklerden fazla konuşmuyorlardı, kadınlar cevap alamadıkları konuları ortaya getiriyorlar fakat erkekler kadınların dediklerini yapıyorlardı” dedi. Dr. Vogel “kadınlar daha güçlü mesajlarla iletişim kuruyorlardı ve erkekler de hemfikirde oluyorlar veya fikirlerinden vazgeçiyorlardı” diye sözlerine devam etti. Kadınların dediğinin yapılmasının nedenlerinde biri kadınların ailenin sorunsuz yürümesinde çalışmaları olabilir. Dr. Murphy ise “kadınlar ilişkinin geleceğini görmede, ilişkinin sorunsuz gitmesinde ve herşeyin çözülmesinde sorumlu oluyorlar” dedi. Dr. Murphy kadınların ev içinde güçlü olmasının ahenk içinde yaşayan bir çifte işaret edebileceğini söyledi. Erkeklerin eşlerinin hatırlarını saymaları sağlılık bir evliliği gösterebilir dedi. Araştırma Iowa State Üniversitesi ve National Institute of Mental Health (Ulusal Akıl Sağlığı Enstitüsü) tarafından desteklendi.